Liderlik, amaçların veya vizyonun başarılmasına yönelik grubu etkiliyebilme yeteneğidir. Çoğu kişi liderliği sadece o pozisyonla ilişkilendirir ama durum öyle değildir çünkü liderlik, verilen o pozisyonla beraber farklı beceri ve niteliği strateji ile birleştiren bir olgudur. Bu blog yazısında liderlik kavramını yönetim bilimi açısından ele alacak ve liderliğin yönetimle ayrılan noktasına ,iyi bir liderin özelliklerine, liderlik kavramının zaman içerisindeki değişimini ve bazı teorilerini ele alacağız.
Liderlik sözcüğü İngilizce bir kelime (leadership) olup kelimenin aslı fiili olarak “lead” şeklindedir. Anlamı ise yol göstermek, öncülük etmektir.
Konuya derinlemesine girmeden önce şu soruya cevap vermemiz gerekiyor:
Lider ile yönetici aynı şey midir?
İkisi aynı şey gibi gözükse de aralarında temel farklar vardır.
-Yönetici sadece formel organizasyonlarda bulunurken, lider sadece formel organizasyonlarda bulunmakla kalmaz.
-Yönetici için resmi yetki gerekirken liderlik için resmi yetki gerekmez.
-Liderlik; gerektiğinde risk almak, bir vizyon belirlemek bu vizyonu kişilere motive ederek kazandırmak gibi bir amacı varken yönetici daha çok mevcut kaynakları yönetme, süreçleri düzenlemek, hedeflere ulaşmayı ve daha çok stabile güvenceyi korumayı amaçlar.
Yani aynı şey gibi görünseler de aslında farklı şeyleri ifade ederler.
Günlük hayatımızda bulunduğumuz küçük grupta bile birisinin liderlik yapmasını isteriz. Bir kişinin lider olarak kabul edilmesinin nedeni grubun diğer üyelerinden onu ayıran özelliklerdir.
Peki bu küçük yapılardan büyük örgütlere kadar uzanan gruplardaki bu liderlerin ortak özelliği nedir?
Özellikler teorisi; dışa dönüklük, işe bağlılık, deneyime açıklık, duygusal zeka, özgüven, bilgi gibi özellikleri öne sürerken benim bu özelliklerine katmak istediğim madde ise toplum arasında bilinen adıyla ‘insan sarrafı’ olmasıdır.Bana göre iyi bir lider ilk önce insanı tanımalıdır. İnsanları tanımayan yakın ilişkiler kurmamış birinin benim nezdimde iyi bir lider olması çok zordur.
Değişen günümüz koşullarında her şey gibi liderlik kavramı da değişti. Eskiden daha otoriter, hiyerarşik anlayış varken yerini katılımcı, esnek liderliğe bıraktı. Otoriter liderlik anlayışı ve bunun getirmiş olduğu hiyerarşik yapı da insanların emir – komuta içerisinde özgür olmadıklarını ve otoriteden kaynaklı insanların üzerine yüklenen baskı, kişilerin kendini rahat ifade edememesine bunun sonucu olarak bireyi sıkışmış hissettirmesine neden olabilir. Bu kötü durum, yapılan işe yansıyacaktır. Elbette liderin bir otoritesi bir gücü olmalıdır ama bu otorite insanların yapılan işteki özgürlüğünü kısıtlamamalıdır. Bahsettiğimiz bu liderlik pozisyonunun gücünün en ufak bir grupta dahi elde edilince insanların değiştiğini çok kolay gözlemliyoruz. Örnek vermem gerekirse küçük bir okul kulübünün başkanı bile olunca zaman içerisinde davranışlarının değiştiğini aslında kendinin de bir öğrenci olduğunu, kulüpteki diğer kişilerin kendisini seçtiğini unutabiliyor. Bu topluma göre çok küçük bir örnek biliyorum fakat bir okul kulübünün liderlik konumunu bile üstlenirken böyle durumlarla karşılaşıyorsak büyük yapıların içinde güç zehirlenmesi yaşanması da çok olasıdır. Bu yüzden iyi bir liderin özelliklerine gücünün kendine zarar vermesini engellemektir diyebilirim. Liderin diğer en önemli görevi de o gruptaki insanların motivasyonunu sağlamasıdır. İş motivasyonu, kişinin istenilen davranışa geçmesi için isteklendirilmesi denilebilir. Günümüzdeki birçok şirketin başarılı olmasındaki sebebin arkasında insanların motivasyonu büyük rol oynar. Çalışanların bir makine olmadığı onların da duygularının olduğu gerçeği eski liderlik anlayışına göre daha çok ön planda tutulan şeylerden birisi olmuştur. Çalışanların başarılarının takdir edilmesi, bazı konularda inisiyatif verilmesi,geri bildirimlerin dikkate alınması, karar alırken onların da fikirlerine danışılması gibi şeyler birer motivasyon örnekleridir.Bazı liderlik teorileri de bu motivasyonu ön planda tutar. Bunlardan birisi de dönüşümcü liderlik teorisidir.
Dönüşümcü liderin üyeleri üzerinde sıra dışı etkileri vardır ve izleyicilerin kişisel amaçlarıyla örgütsel amaçları bağdaştırır. Onları teşvik eder, ilham verir, problemlere nasıl yaklaşmaları konusunda ufuk açıcı bakış açıları getirir. Üyelerin beklentilerinin ötesinde çaba göstermeleri için motive eden ve çalışanların kişisel amaçlarını yeniden şekillendiren liderdir. Katılımcı liderlik teorisi de bu duruma ek olarak “Hangi kararları aldığınız kadar ,bu kararı nasıl aldığınız da önemlidir”der. Karar süreçlerine diğer kişileri de katar. Bu teorileri günlük hayata entegre ederek çalıştığınız iş yerini düşünün. Lider konumundaki kişinin sizin fikirlerinizi önemsemesi, işinizi iyi yaptığınız için takdir edilmeniz, sizi de ilgilendiren bir konuda karar alınırken fikrinizin alması, değer görmek elbette her insanın motivasyonunu yükseltir. Ben bu durumu kelebek etkisi olarak görüyorum, bakıldığı zaman küçük bir şey gibi gözükse de aslında çok büyük etkiler oluşturur. Günümüzün büyük bir kısmını ve verimli saatlerini çalışma hayatımız oluşturuyor. Çalışma hayatımızdaki bu tür şeyler mutlu bireyleri, mutlu bireyler mutlu toplumu oluşturur. Diğer bir teori ise liderin sahip olduğu özellikler değil, liderlik sürecindeki davranışlardır diyen davranışsal teorisidir.Bazen tüm özellikleri taşısanız da olması gereken gerçekleşmiyor olabilir çünkü o anki koşullar alışkın olduğunuz koşuldan çok daha farklıdır.Bu yüzden “her koşul farklı liderlik anlayışını doğurur.” diyen durumsal liderlik teorisi, benim açımdan önemli bir yere sahiptir. Bazı durum ve olayları ön göremeyebiliriz ve bu tür şeyler liderlik anlayışınızı o duruma göre başka bir şeye dönüştürebilir.
Liderlik ile ilgili çoğu şeye değindik. Oldukça çeşitli ve gelişen olaylara göre farklılık gösterebileceğini gördük. Ben iyi bir liderin bazı özelliklerinin doğuştan bazılarının ise yaşarken elde ettiği deneyimlerin sonucu oluştuğunu, kolay yetişmediğini bu yüzden liderliğin bir sanat olduğunu düşünüyorum. Liderlik, sürekli öğrenme ve gelişimi gerektirir. Bu nedenle, yolculuğunun her anını iyi değerlendirerek geleceğe güçlü adımlar atmaya devam etmesi önemlidir. Unutmayalım ki, gerçek liderlik sadece bugünü değil yarını da etkileyen bir güce sahiptir.
Gizem Karakoç