Ekonomik Krizin Faydaları

“Ekonomik krizin faydası da mı olurmuş?” dediğinizi duyar gibiyim ama evet kesinlikle var hem de dünyamıza var.

“Nasıl var?” madde madde anlatmaya çalışayım. Dünyamızdan başlayayım anlatmaya. Dünyamız 4.5 milyar yaşında ve tam 5 kez yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalmış. Ama Allahtan biyoçeşitlilik denilen sistem harekete geçmiş de yeniden toparlanmış. Özellikle denizlerin altındaki resifler sayesinde. Bu çok uzun bir mevzu, merak eden Prof. Ali Demirsoy’un yayınlarına bakabilir.

“Şimdi ne durumda dünya?” derseniz, yine tehlike çanları çalmaya başlamış. Aslında bu çanlar epeydir çalıyor da duymak ve duyurmak istemeyenler var. Fakat işin iç yüzünü bilen akademisyenler, bilim insanları, uzmanlar masalarından kalkıp sokağa çıkınca ve anlatmaya başlayınca, dünyayı ve bu gezegende yaşayan milyarlarca çeşitli canlıyı bekleyen tehlikeyi, durum değişmeye başlıyor. İnsanlar da
bir şeyler olduğunu fark etmeye başlıyor ama tam olarak da anlaşılmıyor. Özellikle de bu tehlikede büyük payları olduğu ileri sürülen gelişmiş ülkeler toplantı üzerine toplantı yapmaya başlıyorlar, taaaa 1950 yıllarından itibaren. Şimdilerde ise “İklim değişikliği” yerini artık “iklim krizi” alıyor. Sorun ne derseniz?

Sorun şu; Dünyanın dengesi bozulmaya başlamıştır.
Neden?

Çünkü İklimler Değişiyor.

Peki bu anormal bir durum mu?
Evet..

Şöyle ki; aslında 4.5 milyar yaşındaki dünyada kıtaların yer değiştirmesi, volkanların patlaması gibi doğal olaylarla iklimlerin uzun süreçlerde değişmesi zaten normal. Sorun şu ki; İklimlerin artık kısa sürede değişmesi. Üstelik doğal yollarla değil insanların sebep olduğu bazı olaylarla değişmesi. İnsanlar nasıl mı İklimlerin Değişmesine neden oluyor? Tüketerek, evet yanlış okumadınız biz insanlar tüketerek iklimlerin değişmesine neden oluyoruz.

Tükettikçe, üretiyoruz, ürettikçe tüketiyoruz, üretirken fosil yakıtlar denilen petrol, doğalgaz ve kömürü kullanıyoruz. Seyahatlerde kullanılan uçaklar, binlerce kilometre uzaktan gelen yiyecekler, işe giderken kahve dükkanından karton bardak ile alınan kahveler ve özellikle günde 8 bardak su içmeyi kendi sağlığı için elzem gören kişilerin, plastik şişelerle donatılmış evleri, ofisleri, arabaları ve tabi ki sağlıklı beslenmek adına tüketilen büyükbaş hayvanlar… İşte bunların hepsi ama hepsi Dünyamızın yaşanabilir olmasını zorlaştırıyor.

Tüm bu saydıklarım ve bunun dışında olan daha birçok olay dünyaya kirli gazlar olarak basitçe anlatabileceğim, emisyonlar salıyor. Emisyonlar da dünyayı yaşanabilir kılan atmosferdeki Sera gazlarının artmasına sebep oluyor. Fazlası zarar normali karar olan Sera Gazları; Çok uzatmadan ilkokul bilgilerimizden küçük bir hatırlatma; Sera Gazları dünyayı çevreleyen gazlardır, güneş ışınlarının bir kısmını yeryüzünde tutulmasını sağlarlar. Sera gazları olduğu için yeryüzü sıcaklığı 14-15 derecedir. Yani canlıların yaşayabileceği bir sıcaklıktır.

Sera gazları olmasaydı yeryüzü sıcaklığı -18 derece olurdu. Canlılar da olmazdı. İşte bu gazların fazlası zarar. İnsanların yaptığı birçok faaliyet bu gazların artmasına sebep oluyor. Eğer buna birileri dur demez ise sera gazları normalden çok ama çok artacak ve yeryüzü sıcaklığı canlıların yaşamasına müsaade etmeyecek. Peki ne ilgisi var Ekonomik Kriz ile bu konunun derseniz; hemen yazıyorum. Bu gazların artmaması için en en en en öncelikli olması gereken tüketimi azaltmak, atıkları önlemek. İşte burada son zamanlarda etkisini iyice hissettiğimiz Ekonomik Kriz koşulları giriyor devreye.

 

 

İnsanlar artık mutfaklarına et almakta güçlük çekerken, İklim Krizini önlemenin ilk koşullarından biri HAYVANSAL GIDALARI TÜKETMEKTEN VAZGEÇMEK.

İnsanlar artık seyahat ederken uçak yerine daha ekonomik olan tren ve otobüs tercih ederken İklim Krizini önlemenin ön koşullarından bir diğeri UÇAK KULLANMAKTAN VAZGEÇMEK.

İnsanlar artık pazardan manavdan kilo kilo almak yerine tane tane almaya başlarken, İklim Krizini önlemenin bir diğer ön koşulu ve en önemlisi GIDAYI İSRAF ETMEMEK, ATIK ÇIKARTMAMAK.

İnsanlar artık giyim kuşamı alışveriş listesinin en en en son sırasına koyarken İHTİYAÇ MI İSTEK Mİ sorusu en çok sorulan sorular arasında.

Kısacası İklim Krizinin çözümüne ilişkin bireylere düşen görev; tüketimi minimuma indirgemek. Şu andaki ekonomik koşullarda zaten daha farklısı da mümkün değil. İşte o nedenle Ekonomik Kriz İklim Krizinin “bonusu” diyebiliriz sanırım. Yani sadece çokça tükettiğimiz için mi İklim Krizi yaşıyoruz? Elbette değil; çok katmanlı bir konu ile karşı karşıyayız. Plastiklerden, kömüre, resiflerden, kutuptaki buzullara, ormanlardan, yutak alanlara, arılardan, flamingolara kadar

ALAmadığımız için değil ALmadığımız için tüketimin azaldığı günleri görmek dileğimle…

Yasemin Mıstıkoğlu
İKLİM GAZETECİSİ

Scroll to Top