Geç Kalmışlık Hissi

Dünya üzerinde milyonlarca insan, her gün uyanıp bir yerlere yetişmek için koşuşturuyor. Kimisi yeni bir işe başlıyor, kimisi bazı şeyleri eline yüzüne bulaştırırken bazılarıysa yeni başarılara imza atıyor ve belki bazılarımız isteklerinden, hayallerinden vazgeçiyor ve zaman hiç farkında olmadığımız kadar hızlı geçiyor. Durum böyle iken çoğu zaman kendime ‘acaba doğru yerde miyim, doğru bir şeyler mi yapıyorum?’ diye çokça soruyorum. Etrafımı gözlemliyorum, başkalarıyla kendimi kıyaslamayı hiç sevmesem de ister istemez kendimi bunu yaparken, bir cevap ararken buluyorum. Sizin de kendinizi yetersiz, geç kalmış ve bazı şeyleri kaçırmış, yetişememiş hissettiğiniz zamanlar oluyor mu?

 

Bu hislerle baş etmek zor olsa da tabiki imkansız değildir. Sadece bazı zamanlar daha da zor geliyor olabilir…

Birilerine yetişmek, zamanı yakalamak için çırpınmaya başlarız ve bu sırada nefes almayı unuturuz. Hatta aynı anda birden fazla işe yetişmek için çabalarız ama bu sırada yaptığımız işlerin kalitesi ya da kendimizi ne kadar çok yıprattığımız tartışma konusu olacaktır. Bu süreç içerisinde neyi yapmaktan keyif aldığımızı da anlamak zorlaşacaktır. Kısacası kontrolsüz bir şekilde panikleyerek toplarlanmaya çalışmak bizi daha da umutsuzluğa sürükleyecektir. Bizim bu geç kalmışlık hissini, nedensiz yorgunluğu ve yetersizlik hissinden kurtulmak için bizi tatmin edecek sakin ve güzel bir plana ihtiyacımız var.

 

Öncelikle hiçbir şeye geç kalmadık, erken de gelmedik. Biz kendi zamanımızı yaşıyoruz. Hayatımıza insanlar girer çıkar, biz bazen doğru yerdeyizdir ya da henüz doğru yeri bulamamışızdır. Aramaktan vazgeçmemektir bizim görevimiz. Sevdiğimiz şeyler farklıdır, güldüğümüz, üzüldüğümüz şeyler farklıdır, hayatımızın çeşitli dönemlerinde hep farklı şeyleri öncelik edinmişizdir ve aslında bunların benim için bir sırası yok. Örneğin bir dönem derslerime çok yoğunlaşmışken bazı dönemlerde resim çizmeye fotoğraf çekmeye arkadaşlarımla zaman geçirmeye daha çok vakit ayırıyorum. Ben derslerime odaklandığım dönemlerde siz resim yarışmalarındaeserlerinizle göz kamaştırıyor olabilirsiniz. Yollarımız kesiştiğinde benim sizden yüksek not ortalamam olabilir ve siz ünlü bir ressam olmuş olabilirsiniz. Ben ders çalışıp bir resim yarışmasına başvurmadan ünlü  bir ressam haline gelmeyi bekleyemem ya da siz eserlerinize odaklandığınız dönemlerde derslerinizi daha geri planda tuttuysanız kusursuz bir ortalama beklemeyebilirsiniz. Bir sonraki adım birbirimizden ilham almak olacaktır. İyi bir ressam olmak ya da resim yarışmalarına katılmak isteyebilirim ve bunun üzerine çalışmaya başlayabilirim. Sizce oturup ‘neden ünlü bir ressam olamadım ben?’ diyip kendimi kötü mü hissetmeliyim?

 

Daha fiziki düşününce geç kalmışlık hissi bana hep Einstein’ın ‘İzafiyet Teorisi’ni hatırlatır. Kurama göre zaman, mekan, hareket birbirinden bağımsız değillerdir. Dünyada ya da uzayda, ışık hızına çok yakınken ya da hareketsiz dururken zaman farklılık gösterir. Siz dünyada yıllar geçirip yaşlanırken başka biri günler sonra gençliğinden hiçbir şey kaybetmemiş olarak uzaydan dönebilir. Benzer bir açıdan daha bakacak olursak her insanı Güneş sistemindeki bir gezegen olarak düşünelim ve her gezegenin amacı güneşin etrafında dönüp 1 yılı tamamlamak olsun. Dünya’daki bir yıl 365 gün sürerken, Venüs’te ise bir yıl 225 gün sürmektedir. Bu farklılık gezegenlerin çapları, güneşe olan uzaklıklarıyla ilişkili olabilir tıpkı insanları amaçlarına ulaştıracak yollarda da farklılıkların olabileceği gibi. Eğer Dünya’ysak Güneş’in etrafında 225 gün dönebilmek için acele etmemize gerek yok, sonuçta biz Venüs değiliz.

 

Hayatın içerisinde hepimiz farklı yollardan geçiyoruz, önemsediğimiz şeyler ve önceliklerimiz değişkenlik gösteriyor, bir şeylere yetişmek için harcadığımız zaman ve enerji farklılık gösteriyor. Kaybettiğimizi zannettiğimiz şeyler bizi daha güzel fırsatlara hazırlıyor da olabilir. Bunları unutmadan, pes etmeden kendi yolumuzdan gitmeli ve kendi hikayemizi yazmalıyız. Bu hikayede alıntılar olabilir, benzerlikler olabilir ama asla bir kopya olamaz. Her birimiz kendi hikayemizi yazacak kadar özel hayatlara sahibiz, bunun değerli olduğunun farkında olup hakkını vermeliyiz.

 

Aysima Gel – Arya Genç Üyesi

 

Scroll to Top