Kariyer ve kişisel gelişim kavramları modern dünyamızın yapı taşları haline gelmiş durumda. Günlük yaşantıda hatta sokakta yürürken bile birçok insanın kariyer planları hakkında yakındığına şahit olabilirsiniz. Bu kavramlar, hayatımızın merkezine yerleşti. Hatta kariyer planlama ve mentorluk gibi yeni meslekleri doğurdu. Ayrıca kişisel gelişime katkı sağlamak amacıyla birçok topluluk da kuruldu.
Ancak gerçekten bu topluluklar kariyerimizi belirlemede ve kişisel gelişimimizde bize yardımcı olabilir mi? Yoksa sadece okul, başarılı bir kariyer planı yapmamız için yeterli midir? Tüm bu soruların ötesinde dünya genelindeki değişen dengeler, gençler olarak bizim kariyer planlarımızı belirlerken belki de bizim yerimize geçmiş olabilir mi?
Bu hafta konu üzerinde yaptığım araştırmada farklı ülkelerde yaşayan ve farklı koşullarda bulunan gençlerle konuştum. Elde ettiğim sonuçlar o kadar şaşırtıcı ki bu blog yazısı aracılığıyla sizleri de bu düşüncelere ortak ederek beyin jimnastiği yapmaya davet ediyorum.
Bu konuyu ele almak için bir başlangıç noktası seçmemiz gerekiyor. Ben pandemi öncesi ve pandemi sonrasını incelemek istiyorum çünkü hepimiz farkındayız ki pandemi sonrasında hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Dünyadaki dengeler önemli ölçüde değişti ve bu değişimler birçok konuyu derinden etkiledi. Kariyer ve kişisel gelişim kavramları bu değişimlerden nasibini aldı. Hatta bazı ülkeler uzayda yaşamı tartışırken diğer yanda insanlar yarın su içilecek mi endişesiyle baş başa kaldı.
Ticaret hacmini genişletme düşüncesiyle uğraşan bir ülke, bir yanda da insanları yarını yaşamaya odaklanmış başka bir ülkenin içinde buldu kendini. Bir ülkede seçim dönemlerinde eşcinsel bir başkan seçildiğinde halk coşkuyla karşılarken bir başka ülkede bireyler cinsel yönelimini ifade etmekten çekiniyor.
Bu zıtlıklar ve farklı durumlar insanlarda huzursuzluğa neden oldu ve bu da göçlere yol açtı. İnsanlar daha iyi bir yaşam arayışına girdi ve birçok sebepten dolayı ülkeler arasında göç etmeye başladılar.
Kariyere ve kişisel gelişime olan ilgi, insanların kendilerini her anlamda tatmin etme çabasıyla ortaya çıktı ve bu çaba karşılanmadığında dengeler değişti. Teknolojinin etkisiyle sosyal medya; arzuları ve talepleri daha da artırdı. İnsanlar, ait oldukları yere veya yaşadıkları duruma ait olamama hissi ile karşı karşıya kaldılar. Bu sorunu çözmek için de kariyerlerini ve kişisel gelişimlerini kullanmaya başladılar. Çünkü istedikleri hayatın vizesini alabilmek için iyi bir kariyer ve kişisel gelişime açık olmaları gerekiyor.
Ancak şu soruyu sormadan geçemeyiz: Tüm bunları okul müfredatlarından öğrenip elde edebilir miyiz?
Gençleri desteklemek amacıyla kurulan topluluklar ve genç komiteler oluşturmak yeterli mi? Bizim kariyer ve kişisel gelişim sorularını yanıtlayabilmemiz için pandemi öncesi döneme yani pandeminin hemen öncesine geri dönmek gerekir.
Bu topluluklar, birçok genç için harika fırsatlar sunarak nispeten de olsa gençleri tatmin etti diyebiliriz. Ancak pandemi sonrasında gençler; kariyer ve kişisel gelişim konularında kendi başlarına okulun ve bu komitelerin desteği dışında dünyada yaşanan denge savaşları ve krizler karşısında kararlar almaya başladı. Bununla birlikte kontrolü elimizden kaybettikçe eski kariyer standartlarımız değişmeye başladı. Artık en iyi maaş yerine ya da en iyi doktor olmak yerine kısacası en iyisi olmaktan ziyade daha dingin ve daha küçük hayatlara eğilmeye başladık.
Özetle; kariyer ve kişisel gelişim kavramları, dönemin şartları ve bireylerin yaşam koşullarına bağlı olarak şekillenebiliyor. Örneğin Y kuşağında bir meslekte en iyi olmak kariyer olarak değerlendirilirken başarılı olmak için harcanan emek, para ve zaman kişisel gelişime katkı olarak görülüyordu. Z kuşağında ise daha çok içsel tatmin ön planda; içsel tatmin için harcanan zaman, emek ve para kişisel gelişim katkısı olarak değerlendiriliyor. Ayrıca kariyer anlayışı da önemli ölçüde değişti. Artık insanlar bildiğimiz mesleklerden ziyade daha huzurlu ve az çalıştıkları işleri tercih ediyorlar.
Mizan Karavar